18 Ağustos 2013 Pazar

2015 YGS Geometri Konuları

1Temel Kavramlar-Doğruda Açı
2Üçgende Açı
3Üçgenler
4Yamuk
5Kare
6Dikdörtgen
7Üçgende Açı-Kenar Bağıntıları
8Çokgenler
9Çember-Daire
10Katı Cisimler
11Doğrunun Analitiği
12Analitik Geometri
13Simetri-Döndürme

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Sol El ile Yazma Tekniği

Sol elle yazı çalışmasının asıl amacı, beynin zayıf kalan sağ lobunu harekete geçirmektir. Benim öğrendiğim kaynak alıntıya izin vermediği için biraz araştırarak sana daha iyisini buldum. (kaynak)

  1. Kullanmadığınız elinizi daha sık kullanmaya başlamak, beyninizin yeni sinapslar (bağlantılar) oluşturmasını sağlar.

     








     
  2. Sağ eli kullanma güdüsüne karşı koyun.  Fiziksel ve akılsal olarak buna ne kadar alışkın olduğunuzu farkedeceksiniz. Bunu aşmak beyninizi güçlendirecektir.

    • Kapıyı sağ elle açıyorsanız, sol elle açmaya başlayın.
    • Merdiveni çıkarken önce sağ ayağınızı atıyorsanız, sol ayağınızı atmaya çalışın.
    • Bu ve benzeri çalışmalara sol elinizi kullanmak doğal ve kolay gelene kadar devam edin.
  3. Basit şeyleri hep sol elinizle yapın. Örnek olarak iyi fikirler:

    • Yemeği kaşıkla yerken
    • Burnunuzu temizlerken.
    • Bulaşık ovalarken.
    • Dişinizi fırçalarken
    • Telefonu kullanırken, arama yaparken.

    Öncelikle senden bunlara uygulamanı ve sol elini daha aktif kullanmaya alışmanı istiyorum. Yeterli süre geçince kalan kısmı da uygulamaya başlayacağız.

16 Ağustos 2013 Cuma

Ders Notu.02 - Bileşikler (Orta Kalite)

Kimya Bileşikler özet

Kendi çıkardığım özetleri paylaşmaya devam ediyorum. Bu notlarda birçok ayrıntı var. İnce sorularla karşılaşıp da hatırlayamadığım şeyler olduğu zaman açardım bu notlarımı hemen bulurdum aradığım şeyleri. İçinde birçok şey var dediğim gibi. Senin de çok işine yarayacak :)

Bu yazıdaki fotoğrafların görüntü kalitesi "orta" kalite, yani net olarak okuyabileceğin şekilde ayarladım, özellikle kotalı isen öneririm. Diğer yazıdaki resimler de yüksek kalite, onlara buraya tıklayarak ulaşabilirsin.



Bileşikler Konu Özeti

Bileşikler Konu Özeti

Bileşikler Konu Özeti

Kimya özet

Bileşikler Konu Özeti
Yayınladığım ve yayınlayacağım ders notları bu linkte toplanacak :)
İyi Çalışmalar :)

Ders Notu.02 - Bileşikler (Yüksek Kalite)

Kimya Bileşikler özet

Kendi çıkardığım özetleri paylaşmaya devam ediyorum. Bu notlarda birçok ayrıntı var. İnce sorularla karşılaşıp da hatırlayamadığım şeyler olduğu zaman açardım bu notlarımı hemen bulurdum aradığım şeyleri. İçinde birçok şey var dediğim gibi. Senin de çok işine yarayacak :)

Bu yazıdaki fotoğrafların görüntü kalitesi "yüksek" kalite, yani net olarak okuyabileceğin ve ayrıntılı olarak inceleyebileceğin şekilde ayarladım. Diğer yazıdaki resimler de orta kalite, onlara buraya tıklayarak ulaşabilirsin.



Bileşikler Konu Özeti

Bileşikler Konu Özeti

Bileşikler Konu Özeti

Bileşikler Konu Özeti

Bileşikler Konu Özeti

Yayınladığım ve yayınlayacağım ders notları bu linkte toplanacak :)
İyi Çalışmalar :)

15 Ağustos 2013 Perşembe

YGS Puan Türleri



YGS Derslerin Dağılımı


Sayısal bölüm olan YGS-1’de Fen Türkçe’den önemli.
Sayısal bölüm olan YGS-2’de Matematik, Türkçe’den önemli *
Sözel bölüm olan YGS-3’te Sosyal, Matematik’ten önemli.
Sözel bölüm olan YGS-4’te Türkçe, Matematik’ten önemli.
Esit Agırlık bölümü olan YGS-5’te Matematik, Sosyal’den önemli*
Esit Agırlık bölümü olan YGS-6’da Türkçe, Fen’den önemli.

Yukarıdakilerden de kritik tespitleri LYS Puan türlerini paylaştığımda göreceksiniz ki çoğu öğrencinin gözden kaçırdığı şeyler bunlar. 

Bu konuda sonraki yazılar: 1 Net Kaç Puan Getirir?  LYS Puan Türleri ve İnce Ayrıntılar

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Bir Başarı Öyküsü

Bir Başarı Öyküsü
Sana bugün biyografisini bir kitapta okuduğum ve çok etkilendiğim Oprah Winfrey'in hikayesini ve tavsiyelerini anlatacağım.

Oprah'ın şuanki durumu hakkında; Oprah Winfrey 145 ülkede gösterilmiş ve yaklaşık 20 yıldır en çok izlenen sohbet programının “The Oprah Winfrey” sunucusu olan sanatçıdır. 58 yaşında olan Oprah Winfrey, Forbes dergisine göre 20. yüzyılın en zengin siyahi Amerikalısıdır. 2.7 milyar dolarlık serveti ile dünyadaki tek siyahi milyarderdir. Aynı zamanda yüzyılın en etkili kadınlarındandır.

Aslında şuanki durumuna erişmek onun için hiç de kolay olmadı, şanslı doğanlardan değildi, o da sıfırdan zirveye oynadı. Peki bunu nasıl başardı?




29 Ocak 1954’te, Amerika’nın Mississippi eyaletindeki, Kosciusko kasabasında, Protestan bir mezhep olan Baptist mezhebinden bir çiftin kızı olarak dünyaya gelen Oprah Winfrey’nin, anne ve babası evlenmemiş gençlerdi.Annesi, Vernita Lee bir hizmetçi, babası Vernon Winfrey ise bir madenciydi.
Doğumundan sonra, annesi eyaletin kuzeyine taşınan Oprah, hayatının ilk altı yılını kırsal kesimde, büyükannesi Anita Mae’nin yanında, yoksulluk içinde geçirdi. Oprah’a üç yaşındayken okumayı öğreten büyükannesi, daha sonra onu, semtin kilisesine beraberinde götürmeye başladı.

 Altı yaşındayken, annesi, Oprah’ı yanına alıp, Milwaukee kentinin yoksul bir mahallesine taşındı. Burada kuzeni, amcası ve bir aile dostu tarafından sürekli rahatsız edilen Winfrey, evdeki sağlıksız koşullara rağmen, 2. ve 8. sınıfları okumadan atladı ve onüç yaşına geldiğinde kentin banliyölerinde beyaz öğrencilerin gittiği prestijli bir liseye, burslu olarak kabul edildi. Lisesinde iftihara geçen, münazara ekibine katılan ve ülke çapında dramatik yorumda ikincilik ödülü alan Winfrey, daha sonra başka bir konuşma yarışmasını kazanarak, 1971’de, tarihsel olarak bir siyahi okul olan Tennessee Eyalet Üniversitesi’nden tam burs aldı.Kazandığı bursla, iletişim konusunda öğrenim yapan Winfrey, onsekiz yaşındayken ‘Miss Black Tennessee Beauty Pageant’ı kazandı. Bir röportaj sırasında, gençliğinde, mısır koçanlarından yaptığı bebekler ve ailesinin arazisini çevreleyen çitin üzerine konan kargalarla söyleşi yaptığını söyleyen büyükannesi, Oprah’nın konuşmayı söktüğünden beri, kendi hayali sahnesinde olduğunu belirtti.

1983’te, çok ilgi çekmeyen yarım saatlik bir sabah talk şovu olan, AM Chicago’yu sunmak için Illinois eyaletindeki Şikago kentine yerleşen Oprah, işi devraldıktan sonra, ilk bölümü 2 Ocak’ta yayınlanan televizyon şovunu, birkaç ay içinde en alt sıralardan, Şikago’nun en yüksek izlenirlik oranına sahip televizyon programı haline getirerek, Phil Donahue’yı geride bıraktı.

8 Eylül 1986 tarihinden itibaren Winfrey’nin şovu, ülke çapında, 120 kanalda, tam saat yayınlanmaya başladı ve isim değiştirerek, The Oprah Winfrey Show oldu. Time Dergisi, çok az kişinin bu kadar kısa zaman çerçevesinde, Oprah Winfrey’in başarabilği gibi zirveye tırmanarak, en popüler talk şov sunucusu haline geleceğini tahmin edebileceğini yazdı.Programıyla olduğu kadar kilo verme çabalarıyla da tanınan ve bu çabası sonrası 45 kilo kaybedip, ideal kilosuna yaklaşmayı beceren Winfrey, 2004 yılında, 212 Amerikan kanalında ve 100 aşkın dünya televizyonunda yayınlanan, The Oprah Winfrey Show’un, 2010 – 2011 sezonuna kadar yayının devamı için anlaşma imzaladı. Life Dergisi tarafından, jenerasyonunun en ilham verici kadını olarak görülen Winfrey’i, 2005’te Business Week, Amerika’nın gelmiş geçmiş en hayırsever siyahi kadını olarak adlandırdı.
 Bir hayır kuruluşu olan, Oprah’s Angel Network, Güney Afrikalı kız çocuklarının eğitimi ve Katrina Kasırgası madurlarına yardımı da kapsayan birçok program için, 51,000,000 dolardan fazla bağış topladı. 

Kazandığı çok sayıda Emmy Ödülü ve sunuculuğunun yanısıra, kitap eleştirmenliği, Oscar Ödülü’ne aday gösterilmiş olması ve tirajı yüksek bir derginin yayımcılığıyla da tanınan, Forbes Dergisi’ne göre, 20. yüzyılın en zengin siyahi Amerikalısı ve 2004 yılı itibariyle, dolar bazında dünyadaki tek siyahi milyarder olan Winfrey, 1992’den beri, bir halka ilişkiler müdürü olan, Stedman Graham’la nişanlıdır. Şikago’da yaşayan çiftin, Montecito, Kalifornia, Rolling Prairie, indiana, Telluride ve Kolorado’da da evleri bulunmaktadır.
Kaynak: guzelbilgiler.com

Oprah Winfrey'in hayattan öğrendiği 20 şey

1. Ektiğin kadarını biçersin. Emeğin sana mutlaka aynı oranda geri döner.
2. Kendi hikayeni kendin yaz. Kimse senin senaryonu yazmasın.
3. Geçmişte birinin sana yaptığı bir kötülüğün, bugün hiçbir gücü yoktur. Ancak sen o gücü verirsen olur.
4. İnsanlar sana kendilerini nasıl tanıtıyorlarsa, önce öyle kabul et.
5. Endişelenmek vakit kaybıdır. Öyle yapacağına, endişelendiğin şeyle ilgili bir şey yapmaya harca o zamanını.
6. Neye inandığın, hayallerinden, isteklerinden ve beklentilerinden çok daha güçlüdür. Sonunda her zaman, inandığın şey oluyorsun.
7. Sadece tek bir dua edeceksen, o ‘çok şükür’ olsun.
8. Mutluluğun verdiğin sevgi kadardır.
9. Hata, seni başka yöne yönlendiren bir yol işaretidir.
10. Herkesin dediğinin aksine davranırsan, dünya yıkılmaz.
11. İçgüdülerine güven, onlar yalan söylemez.
12. Önce kendini sev. Sonra da, o sevgini her fırsatta etrafına yaymayı öğren.
13. İşini tutku yönetsin.
14. Sevdiğin şeyi yaparak para kazanmanın bir yolunu bul. O zaman her maaş, sana bonus olur.
15. Aşk acıtmaz. Çok da iyi hissettirir.
16. Her gün, yeniden başlamak için bir fırsattır.
17. Dünyadaki en zor iş, anneliktir. Ve bütün kadınlar bunu ilan etmelidir.
18. Şüphe, ‘-ma’ ekidir. Kıpırda-ma, cevapla-ma, acele et-me.
19. Ne yapacağını bilemediğinde, sakinleş. Cevap gelir.
20. Hiçbir dert sonsuza kadar sürmez.
Dilerim bu 20 fener, şimdi yanar. Ve bundan böyle yol boyu hep bizimle olur. Olursa iyi olur, eminim.

İşte böylee :) Okuduğumda ben de çok etkilenmiştim. Nereden nereye gelebiliyor insanlar, halbuki bizim önümüzde olan orta zorlukta bir sınav. Durumumuz da Oprah'a göre çok daha iyi ve biz gelmiş dertleniyor muyuz? Kabul, sınav çalışması kolay değil ama sen de şunu kabul et ki yapamayacağın şey değil. Bir de, sınava çalışmak çok zevkli :)
 İyi çalışmalar ^^ 


13 Ağustos 2013 Salı

Okul - Dershane - Özel Ders Çemberi 1

Okul Dershane dengesi
     Okul - Dershane - Özel Ders Çemberi 1
Bu üçlünün dengesini kurmada pek çok zaman sıkıntı yaşarız. Kendimi de dahil ediyorum çünkü ben de çok yaşamıştım. Sana bu yazı serisinde bu durumlarda ne yapman gerektiğinden bahsedeceğim;
Okul - Dershane Dengesi ve Okul - Dershane - Özel Ders Dengesi konusunda sıkıntılıysan bu yazıyı daha bir dikkatle oku.

Serinin bu ilk yazısı ise; Dershaneye gitmiyorken, Özel ders alıyor veya almıyorken yani şuandaki halin hakkında.





Şuan bunlardan hiçbirine gitmiyorsun muhtemelen, ya da sadece özel ders alıyorsun. İkisini de inceleyelim. Hiçbirini almıyorsan yapman gereken program hazırlamak, nasıl hazırlayacağını anlatmıştım yazının altında linklerini bulabilirsin, ve bu programa uymak. Program dışına taşmamak için de birden ağır bir program uygulamamalısın. Günde çalışman gereken 10 ise ve sen 4'te isen 7'lik veya 8'lik program sana ağır gelir, programı uygulanamaz hale getirmiş ve kendini ümitsizliğe atmış olursun. O yüzden program yaparken "erişmek istediğin saate yakın" bir şey değil de "şuanki çalışmandan biraz fazlasına yakın" bir şey hazırlamalısın. Program uyguladıkça çalışma alışkanlığı kazanacaksın, çalıştıkça da dersleri seveceksin, durduk yerde çalışasın gelecek :)

Özel ders alıyorsan da yıldızlı bir durumu yapman gerekir; Diyelim ki Haftada 1 kez özel ders alıyorsun. Hocan geldi veya hocana gittin, konuyu çalıştınız, konu bitti, ayrıldınız; Evdesin, bir şeyler atıştırdın ve  odana geçtin. Yapman gereken şey; çalıştığınız konuyu notlarınız üzerinden hızlıca tekrar etmek ve onunla ilgili 5-6 test çözmek ve hafta boyunca hocanın verdiği ödevleri yapmak. Böyle yaparsan hiçbir konuyu atlamadan eksiksiz öğrenirsin. Tekrarı ve testi sakın unutma!

Seni ikna etmek için diğer bir durumu inceleyelim; Derslerin bittikten sonra eve gidince kitabı kapatıp dinlenmeye çekilirsen, hem o kadar çaba, o kadar ders, o kadar para boşuna gider hem senin ve ailenin ümitleri, bunun garantisini veririm sana.

Bu konuda birdahaki yazım dershaneler açılınca olacak, çünkü asıl o zaman işine yarayacak bu konu/durum :)
Program hazırlama ve çalışmaya başlama yazıları: Başlama Sendromu , Günlük Program Nasıl Yapılır? , Aylık Planda İnce Noktalar

İyi çalışmalar :)


12 Ağustos 2013 Pazartesi

İrade

İrade gücü
İnsanı büyük veya küçük, başarılı veya başarısız, mutlu veya bedbaht yapan kendi iradesidir. (Schiller)

Bugünkü konumuz çok önemli. Şahsen benim de sınav zamanları özellikle dikkat ettiğim bir konu.
Yazıyı şöyle bölümlendireceğim; İradenin tanımı, tavsiyeler, kendi durumum ve yaptıklarım.

İrade, bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü; istek, dilek şeklinde tanımlanıyor. Yani o vakit geldiğinde ders mi çalışacağız dinlenecek miyiz bunun kararını duygularımıza göre değil aklımıza göre vermeye de irade deriz.




İrademi Nasıl Geliştirebilirim?
Bu işi bilenlerden birkaç alıntı yapayım.

Bilinçaltı Dirençlerini Yenerek İrade ve Öz-Disiplini Geliştirmek (kaynak)
İrade ve öz-disiplini geliştirmek, günlük hayatta daha ziyade yapmaktan kaçındığınız bazı şeyleri yapmakla mümkündür. Tembellikten ya da sevmediğiniz için yapmadığınız bazı şeyleri yaparak bilinçaltı dirençlerinizin üstesinden gelir, zihninizi size itaat etmesi için eğitirsiniz. İç güç kazanır ve bunu geliştirirsiniz. Kaslar halter kaldırmakla, iç güç iç direncin üstesinden gelmekle güçlenir.

Egzersizler
Otobüste oturuyorsunuz. Yaşlı bir kadın/adam ya da hamile bir kadın ayakta. Oturmak isteseniz dahi ayağa kalkın ve onlara yerinizi verin. Bunu sadece kibar bir davranış olduğu yapmayın; çünkü gönülsüz olduğunuz bir şeyi yapıyorsunuz. Bu yolla, direnen vücudunuzla, zihninizle ve hislerinizle baş etmiş olursunuz.
Lavabonuzda yıkanması gereken ancak yıkamayı ertelediğiniz bulaşıklar var. Kalkın ve yıkayın. Tembelliğinizin sizi ele geçirmesine izin vermeyin. Bu yolla iradenizi geliştireceğinize inanıyorsanız ve iradenin hayatınızdaki önemine ikna olduysanız, yapmak zorunda olduğunuz şey her ne olursa olsun, gerçekleştirmek kolaylaşacaktır.(henüz ikna olmadıysan da okumaya devam et :))

İşten eve çok yorgun geldiniz ve televizyonun karşısındaki rahat kanepenize oturdunuz. Duş almanız gerekiyor ama üşeniyorsunuz. Oturma arzunuza boyun eğmeyin ve gidip duş alın. Sonrasında hem içinizin hem de bedeninizin ne kadar rahatladığını göreceksiniz.
Egzersiz yapmanız gerektiğini biliyorsunuz ama bunun yerine abur cubur yiyerek boş boş oturuyorsunuz ya da film seyrediyorsunuz. Kalkıp yürüyün, koşun ya da başka egzersizler yapın.
Şekerli kahve seviyor musunuz? Bütün bir hafta boyunca kahvenizi şekersiz içmeye çalışın. Haftada üç fincan kahve mi içiyorsunuz? İki fincana indirin...
Tembelliğinizin üstesinden gelin. Yapılan şeyin önemine kendinizi inandırın. Eyleme geçeceğiniz zaman tembellik, gönülsüzlük ve anlamsız iç direnç yerine iç güç kazanacağınıza zihninizi ikna edin.
Bazen önemsiz bir şeyi söylemek istersiniz. Dilinizi tutun ve söylemeyin.
Yapmayı isteseniz dahi önemsiz dedikodulara kulak vermeyin, dedikodu içerikli gazete ve dergileri okumayın.
Çok sevdiğiniz ve adeta bağımlısı olduğunuz sağlıksız yiyeceklerden uzak durmaya ya da azaltmaya çalışın.
Kendinizi önemsiz, gereksiz ve olumsuz şeyler düşünürken yakalarsanız, bunların lüzumsuzluğunu aklınıza getirerek söz konusu düşünceleri zihninizden uzaklaştırın.


Asla bu egzersizleri yapamayacağınızı söylemeyin ve inatçı olun. Bu egzersizleri yapmanın önemini, kazanacağınız gücü düşünerek kendinizi motive edin. Başlangıçta fazla egzersiz yapmak hayal kırıklığıyla sonuçlanabilir. Kolay egzersizlerle başlayıp egzersizlerin sayısını ve zorluğunu adım adım arttırmak daha iyidir. Pratik yapmak gücünüzü ve öz-güveninizi artıracaktır.

Güçlü Bir İrade ve Öz-Disipline Sahip Olmanın Avantajları:
-Düşüncelerinize emretmek ve zihninizin patronu olmak.
-Alışkanlıklarınızı yönlendirmek, böylece konsantrasyonunuzu artırmak.
-Hedeflediklerinizi ve hayal ettiklerinizi yaşama geçirerek iç huzuru ve öz-güveni yakalamak.
-Dış etkenlerin üzerinizdeki negatif etkilerini azaltmak.
-Kişisel ve ruhsal gelişiminizi gerçekleştirmek.
-Günlük hayatınızı kontrol edebilmek, istemediğiniz alışkanlık ve davranışları terk etmek.
-Tembellikten yakanızı kurtararak daha istekli, daha çalışkan bir ruh yapısına kavuşmak.
...

İrade

Ders çalışmak zor geliyor, çalışasım yok. dediğinde ben sana diyorum ki hemen seve seve çalışmazsan kendini zorlayarak çalışmalısın. İrade devreye girecek burada da, bir zorlayacaksın iki zorlayacaksın sonra "ders çalışma alışkanlığı"n oluşacak hem seve seve çalışacaksın, hem de çalışma isteğin gün geçtikçe parabolik şekilde artacak. İşte ders çalışma süresini ayarlamanın en iyi yolunun özeti budur.

Eğlence mi, Ders mi? Seçimini yap. 
İrade

Sorularını aşağıdan sorabilirsin. İyi çalışmalar :)

10 Ağustos 2013 Cumartesi

2015 YGS Fizik Konuları

1Fiziğin Doğası
2Vektör-Kuvvet-Denge
3Basit Makineler
4Ağırlık Merkezi
5Doğrusal Hareket
6İş-enerji
7Maddenin Özellikleri(Kütle-Hacim-Özkütle)
8Basınç
9Sıvıların Kaldırma Kuvveti
10Katı ve Sıvılarda Genleşme
11Isı-Sıcaklık
12Elektrostatik
13Elektrik Akımı
14Manyetizma
15Işık Bilgisi
16Mercekler-Aynalar
17Ses-Uzay
Yeni müfredat açıklandığında değişiklik varsa buraya da yansıyacaktır.

8 Ağustos 2013 Perşembe

Öğle Uykusu ve Uyku Düzeni | Uyku 2

Uykunun Önemi
Bayramın kutlu olsun :) Bayram çalışma vakti. Bu bayramda çalışmaya çalışmalısın çünkü 2 ay sonraki kurban bayramı tam çalışma mevsimine denk gelecek ve yine o bayramlaşma arası çalışma fikrinde olacaksın o yüzden bu bayram ona da hazırlık için çalışmana bak :)

Şuradaki ilk yazıda kahve içimi - uyku dengesi üzerine konuşmuştuk. Bugün de Öğle Uykusundan ve Uyku Düzeninden bahsedeceğiz.


Öncelikle sana öğle uykusundan ve az kişinin bildiği faydalarını anlatayım.Birkaç alıntı ile başlayalım üstüne birkaç bir şey de ben ekleyeyim:

NTV'den alıntılar:
Öğle uykusu vücuda ne gibi yararlar sağlar?
Kişinin 24 saat içerisinde uykuya yatkın olduğu dönemlerden biri de öğle uykusu saatleridir. Öğle uykusu, en az gece uykusu kadar insan vücuduna yarar sağlar. Gece yeteri kadar uyumuş, gündüz de öğle uykusu uyuyan bir kişinin vücudu tazelenir, performansı artar, düşünme ve problem çözme yeteneği hız kazanır.


* Öğle uykusunun süresi ne kadar olmalı?
Çocuklar yaklaşık 1-2 saat öğle uykusuna ihtiyaç duyar. Erişkinler içinse 15-20 dakika yeter. Ancak bazı insanlar geceleri dahi uyuyamaz. Bu tip insanlara öğle uykusu kesinlikle tavsiye edilmez. Çünkü gündüz saatlerinde kısa bir süre dahi uyusalar, gece uyumaları çok daha zorlaşır. 

İlk paragraftaki her kelimeye katılıyorum. Öğle uykusu uyuyup kalktığında yeni bir güne başlıyor gibi olursun sabahki ve dünkü yorgunluktan iz kalmaz. Burada çok önemli 2 mevzu var, ilki öğle uykusunun süresi, ikincisi de yasak saatler dediğim vakit.
Öğleyin uyku süresi: Bu konuda çok çok farklı sözler var. Öğrenci yaşındakiler için kimisi diyor 15-20 dakika kimisi 40, kimisi 2 saat. Bu konuda katıldığım görüş; Öğle uykusu 20-25 dakika civarında olmalı, 40 dakikayı da geçmemeli, 40 dakika geçilirse derin uykuya geçilir. Ben 2 saat de uyudum 20 dakika da. En doğrusunun da 20-40 dakika arası uyku olduğuna karar verdim.

Yasak Saatler, bu adı verdiğim gün içinde uyunması yasak olan saatlerdir :) Çünkü bu saatlerde uyursan  uyandığında hiç uyumamış gibi olursun ve baş ağrısı ile kafa sersemliği de cabası olur.
Yasak saatler hangi saatlerdir? Yerel saatte örneğin;
Güne 05:59
Öğle 13:13
İkindi 17:01
Akşam 20:14
Yatsı 21:44 diyelim. Öğle saatleri 13-17 arası iken Yasak saatler 17-20 arasıdır. 

Uyku düzeni de başta programına uymak için sağlaman gereken bir şeydir. Uyku düzenini bozmak gereksiz yere stres yapar ve performansını etkiler. Günlük kaç saat uyuyalım? diyenleriniz var, 12. sınıfsanız muhtemelen 4-7 saat arası uyuyorsunuz, 'az uyumak istiyorum ama yetersiz geliyor' diyorsunuz, mezunlar ise 7-8 saat arası uyuyor. Genel anlamda 7-8 saat uyuman senin için en iyisi. Az uyuyarak kazandığını düşündüğün vakti çalışarak geçirmezsin ve az uyuduğun için çalışman da pek bir şeye benzemez, üstüne vücut düzenini bozar ve bağışıklığını da zayıflatırsın sırf az uyuduğun için. O yüzden uyku düzenine ve uyku saatine dikkat etmelisin.

Bugünlük bu kadar, bayram yazısı diye hem çok uzatmadım hem çok kısa yazmadım, birçok konudan bahsettik, iyi çalışmalar :)



7 Ağustos 2013 Çarşamba

ISOAT Yöntemi

Isoat yöntemi
ISOAT Tekniği, bir konuyu çalışırken anlamada eksik kısım bırakmamanı sağlayan yöntemdir. Aynı zamanda monoton çalışma sürecini de engelleyerek konuyu aktif bir şekilde öğrenmene de yardımcı olur. Önce bir açalım bakalım neymiş bu ISOAT: İzle, Sor, Oku, Anlat, Tekrar. Evet, yabancı bir terimmiş gibi görünse de açılımı bundan ibaret :)

1) İzle
İzle'nin faydaları; zihni konuya ısındırır, konuya hızlı bir göz gezdirmeyi sağlar, bütünü görmeyi sağlar, konunun ana hatları kafanda şekillenir ki bu da inşa edeceğin bilgi deposunun parçalarını tam yerine koymanı sağlar.
Şimdi baştan diyeyim, bu ISOAT birçok yerde birçok farklı yöntemle anlatılıyor. Bilmem S çizin boşluklar dolsun, bunları yapmazsanız anlayamazsınız vesaire vesaire. Benim de uyguladığım bir yöntemdi bu ama onların anlattığı şekilde yapmaya kalkınca 'zevkli ve renkli' değil 'sıkıcı ve soluk' oluveriyor konu çalışmaları. O yüzden sana en bilindik, en uygulanabilir şeklini anlatacağım ama aynı şekilde maksimum verimi sağlayacaksın.


İzle yönteminde konuya baştan sona hızlıca göz atıyoruz. Hani denemelerdeki gibi, ne hızlı ne yavaş, orta hızda konuyu şöyle baştan sona tarıyoruz. Öyle bir hızda olsun ki 15 sayfa 2 dakikada bitsin.
Nasıl yapacaksın? Konunun başlıklarında resimlerinde ve vurgularında daha fazla durarak tarayacaksın, olay bu.

2) Sor
Sor kısmı da yine kolay ve önemli bir kısımdır. Nedir? Konuyu okurken soru çıkarmaktır. Yalnız bunu serbest çağrışım ile soru üretmeliyim diye zorlamadan yapmalısın ki zorlama yapmadığında aklına mutlaka sorular gelecektir, garanti veriyorum :)
Bir hücrelileri çalışıyorsun diyelim, paramesyum kısmındasın. Paramesyum'da hücreye şekil veren pelikula bulunur. diyor. Aklına gelecek, amipte de pelikula var mıydı? ve bunun cevabını bulana kadar için rahat etmeyecek, bundan da eminim. Soru şu şekilde de olabilir, amibi daha işlemediysen; Amipte pelikula var mı?
I. Dünya Savaşının Nedenleri (Ne diye çıkmış ki savaş?)
İkizkenar üçgende tepeden inen yükseklik tabanı iki eş parçaya böler. (Neden? İspatı ne ki?)
gibi sorular üreteceksin, ilk başlarda hafif zorlama olabilir ama sonra otomatiğe bağlayacak hem de daha bir keyif alacaksın soruyu üretip, o soruyu kendi başına çözerek.

3) Oku
Bu, en iyi bildiğin kısım zaten :) Konuyu okuyacaksın, şekillerde Ø grafiklerde ve vurgularda biraz daha dikkatli düşüneceksin. Kafana oturtup okumana devam edeceksin.

4) Anlat
Biraz önce çalıştığını sesli şekilde bir eşyaya ya da bir canlıya anlatmaktır. Evet, okul çantana da anlatabilirsin, kuşuna veya akvaryum balığına da :) Önemli olan, hiç bilmeyen birine anlatıyormuş gibi kendi düşüncelerini de dahil ederek ona konuyu anlatmaktır ki ISOAT'ın en önemli kısımlarındandır burası. Matematik, Geometri de dahil olmak üzere her dersi, her konuyu anlatabilirsin ki anlatabilmen senin konuyu hem öğrendiğini hem eksik kısımlarını görmeni hem de öğrendiklerini sağlamlaştırmanı sağlar. Matematik Geometri ve Fizik'te ise formülü ele alırsın. Formülü sesli şekilde bir yere bakmadan tekrar edersin, şu şuydu şu şuradan geliyordu dersin ve bu da bir soru karşısında senin hatırlamanı kat kat arttırır.

5) Tekrar
İlk cümleden diyorum ki tekrarı öğrencilerin tamamına yakını sevmez. Ben de sevmezdim pek evet, ama tekrar ederdim de. Tekrar ne değildir; tekrar aynı konuyu aynı kaynaktan baştan sona bitirmek değildir, başka bir kaynaktan bitirmek de değildir. Tekrar; konuyu çalışırken altını çizdiğin yerleri aldığın notları ve özetlerini bir kez hızlıca göz gezdirmek ve ardından konuyla ilgili birkaç test çözmektir.
Konuyu çok iyi hatırlıyorum sadece tekrar yapacağım diyorsan sadece test çözmen de kafidir. Hatırlayamadığın yerlere notlarından bakarsın ilk iki testte. Üçüncü ve sonrası için bakmaman daha yararlı olur.

ISOAT da bunlardan oluşuyor, genel olarak ilk kez çalışacağın konular için, ağır olduğunu düşündüğün konular için ve çalışma isteğini arttırmak istediğin konular için faydalı olur. Bugünlük bu kadar, iyi çalışmalar :)

6 Ağustos 2013 Salı

Mezunlar için Dershane Seçimi

Dershane gerekli midir
Bu yazı mezun iken, ve 12. sınıf iken yaptığım dershane seçimlerim üzerine, mezun olmasan da okuyabilirsin. 

Mezuna kalınca en önce hayat düzeniniz değişir.
Bu yazıda, önceki Dershane Gerekli Mi? yazısının mezun versiyonunu konuşacağız.

Öncelikle bu sene 12'ye geçen arkadaşım, aklında mezuna kalmak gibi bir düşünce varsa ihtimal vermeden 'kesinlikle yanlış yoldasın' diyorum. Mezuna Kalmanın İyi ve Kötü Yanları'nı bir oku. Fikrini değiştirir umarım.

Bir mezun için şu zamanlarda hafiften 'dershane seçimi' düşünceleri yankılanır. Ben sana şu dershaneye gitme buna git demeyeceğim, desem bile ilden ile değişiyor be dershaneler. Şu ilin A'sı bu ilin B'si iyi o yüzden öncelikle yapman gereken; dershane seçmek. Eğer dershaneye gideceksen tabi, gerekli olup olmaması konusunu şurada uzun uzun konuşmuştuk. O yüzden bu yazımda sana şu seçimde yardımcı olacağını düşündüğüm hikayemi anlatacağım.

  
Dershaneyi nasıl seçeceğim, sen nasıl yaptın?
Dershaneye kesin gideceğim diyorsan burada sana birkaç fikir vereceğim. Yorumlarda; yazılarda kendi yaptıklarımı da anlatmamı istiyorsunuz, bu sefer anlatıyorum o zaman, dinlerken bu konuda sağlam bir fikir edinirsin umarım. 12. sınıfta K dershanesine gittim. Bana pek bir şey katmadı, o çoğu dershanede olan 'çok konuşan, çok çalışkan öğrenci ile çok ilgilenilir' fasa fisosu orada da vardı, ilk sınıfta olsam bile pek bir şey görmedim hocalarımdan sağolsun. Hocalarla aramda hiçbir şey yoktu diyemem ama, bir ton para vardı evet, hehe :)

Pek bir şey katmadı yani anlayacağın o dershane bana. Mezuna kalınca yine dershane seçimi konusu gündeme geldi. Burada gidebileceğim K, L, M dershaneleri var. M zaten iflas etmek üzereydi o yüzden iki seçeneğim kalıyordu. K dershanesine gideyim dedim yine, çünkü M'den biraz uzaktım, evet yol olarak. ve K'ya gittim. Bak şimdi sen. Gider gitmez hocalar "Vay Hakan!!" falan dedi. Ama kayda gitmedim bak sadece durumu nasıl dershanenin diye gittim baktım, tamam açıkça söylüyorum onları sorguya gittim :)

Şimdi, bu dershane öyle bir dershane idi ki, sana haftada 40'ar dakikadan 3 birebir veriyor. E toplasan 5 sayısal dersin var. 3üne aldın, diğer 2si kalacak. Öbür hafta yine ikisi derken olmayacak. Dedim bari 5 yapın, hoca eksik dediler, onun yerine hocalar 4-5 gibi dersten çıkıyor 7'ye kadar buradalar o zaman sorarsın dediler. Dersime girecek hoca da tam oradaydı. Rehber hocanın dediğini ona ilettim; böyle yapsam 7'ye kadar sorumu çözer misiniz dedim? Dershane Açığı No.1 : Ben ne duracağım burada, dersim bittiyse giderim. Aynen böyle dedi. Geçen sene gittiğim dershane bu, daha kayıda değil, durumlarını yoklamaya gitmişken böyle bir tepki aldım.

Rehber hoca bu olaydan sonra ikna edemedi tabi. Götürdü beni dershane kurucusunun odasına. Oturdum, biraz sonra o geldi. Ona da aynı sorular... Dedim yine hoca sayısını arttırın o zaman, cevap; Herkes daha fazla para verir o zaman 100 lira için bile diğer dershanelere giden var?(uh :)) Dershane Açığı No.2: Onun yerine ben sana 2 birebir daha fazla koyayım her hafta, sen de 2 yerine 3 milyar öde.  O anda kendimi tebrik ettiğim bir açık daha buldum ve dedim; Herkes 5 birebir alırsa hocaların nasıl vakti kalacak? Düşünsene adam hoca almıyor, sana 2 birebir fazla veriyor, ona 2 birebir fazla veriyor. Böyle böyle hocaların da vakti kalmayacak ki o zaman başkasına birebir veremez hale gelecekler, çünkü hoca sayısını sabit tutuyor akıllı kurucumuz. Buradan da anlıyoruz ki mesele para.

Para meselesini fark edince biraz daha üsteledim. Dershanenin açığını bulmaya çalıştım, tabi asıl amacım kendi sorularımı sormak, bana uygun ortamı yaratabileceklerini(?) görmek. Hep senin aklına takılan o soruları ben karşımdaki dershane sahibine sordum. Dedim ki adam kayırıyorsunuz, herkes aynı parayı veriyor ama daha çok konuşanla, daha çok çalışanla daha çok ilgileniliyor. Bizde geçen sene D vardı, herkes 3 birebir alırken o bir sürü birebir alabiliyordu. Evet bunu onun yüzüne söyledim.

 Ben devam edince kurucumuz en büyük açığı verdi. Aynen aktarıyorum: Bak, seninle açık konuşayım. Benim için ne dershane birinciliğinin ne ilçe ne de il birinciliğinin önemi var. Benim için Türkiye derecesinin önemi var, o bana 100 milyarlık reklamdan daha çok para kazandırıyor.

Bu laflardan sonra ve rehber hocasının demin 25 kere tekrar ettiği 'Bencilsin oğlum sen'(3 birebiri 5 yapın deyince bu etiketi yedim :D) laflarından sonra, hele bir de kayıt için değil de durum yoklamak için geldiğimi de hesaba katınca ben bu dershaneye gitmekten vazgeçtim. Evet, bak görüyor musun o girişte Hoşgeldiiin deyip elini sıkan dershane bir yarım saat sonra dipteki kara yüzünü nasıl yüzeye çıkarıyor, seni öğrenci değil de eli kalem tutan bir cüzdan olarak görüyor. O yüzden gitmeyi düşündüğün dershaneyi mutlaka kayıt öncesi ziyaret et, girişte güleryüz görürsün ama gerçekten sana istediğini verebilecek mi? bunu sorup soruşturarak öğrenebilirsin ancak.

Sonra da L dershanesine gittim. Girişte bir hocayı 1 saat boyunca soru yağmuruna tuttum. Dedim ki ben o afişe astığınız çocuklardan olmak istiyorum desem ne yaparsınız :) Öyle de güveniyordum kendime, mezuna kalmışım ya, demiştim mezuna kalmak için o özgüveni kendinize aşılamalısınız. Yani ben 48 binden ilk 5 bine giremeyeceğime inanmasam o gün, mezuna kalmazdım. Madem mezunuz hedefimizi de büyütelim düşüncesi doğru bir düşünce :) Hoca birçok soruma tatminkâr cevap verince, diğer dershaneden de pardon 'para bankası'ndan da bencil lafını yüklenince bu dershaneye gitmeye karar verdim, evet işte böyle oldu dershane hikayem. Kendimi anlattım bu sefer, umarım sıkılmamışsındır :)

İyi çalışmalar :)