28 Aralık 2013 Cumartesi

Sınav Başvuruları

2014 YGS ne zaman
Güncelleme: YGS Başvuruları bu sene 5-19 Ocak 2015'te yapılacak.
Bugünkü konumuz başvurular. Başvuru dönemi ile ilgili birkaç tavsiyem olacak.

Sınav döneminin okumak istediğimiz okul için çok önemli olduğunu ve bunun hazırlık, başvuru, sınavlar ve tercih gibi dönemleri olduğunu biliyoruz. Her birini dikkatlice yapmamız gerekiyor çünkü ÖSYM bu konuda çok titiz. Hazırlığımızı zaten yapıyoruz, arttırmaya da çalışıyoruz, dimi? :) Bu hafta, perşembe günü başlayacak olan başvuru aşamasını konuşacağız.
Öncelikle, şunu takdim edeyim sana; 2014 Başvuru Kılavuzu (Sayfanın altındaki Öğrenci El Kitabı'na tıkla.)

 Sınav Kılavuzunu bugünlerde baştan sona oku, bu sene bir iyilik yapıp sayfa sayısını azaltmışlar. Bizim zamanımızda Bilim Teknik dergisi gibiydi :) Buna ek olarak, yakın bir zamanda daha detaylı bir kılavuzun çıkacağını tahmin ediyorum.

2014 YGS LYS

Başvuru Nasıl Yapılır?
Başvuruyu iki şekilde yapabiliyoruz biliyorsun. İlki bizzat kendimiz internet yoluyla,  ikincisi ise başvuru merkezlerinden, yani okulumuzdan. İkisi de başvuru, peki farkı ne?
İnternet yoluyla başvurunun avantajı tek: daha pratik olması; dezavantajı ise birden fazla, önce bunu yapabilmek için bir şifre almamız gerekli, ve herhangi bir yanlışlık olduğunda sorumluluk tamamen kendi üstümüzde. Sırf ikinci nedenden dolayı internet yoluyla başvuru yapmanı kesinlikle önermiyorum zaten üzerinde yeterince sorumluluk var, bir de ÖSYM tarafından bu tür sorumluluk yüklemelerini üzerine almaman en iyisi.

Diğer yola bakalım, Okulumuzdan başvuru yapma, hemen diyeyim bu başvuruda yanlışlık olursa sorumluluğun büyük kısmı işlemi yapan hocada. Bir durum olursa dilekçe vesaire ile uğraşmak zorunda kalabiliyorsun ama her ihtimalde de bu, en güvenli başvuru yolu. Hocana gerekli belgelerinle ve 3 TL ile gidiyorsun. Kimlik numaranı, girmek istediğin yeri belirtip beş dakikada kaydoluyorsun. Hocan eline bir yazıcı çıktısı verecek onu kontrol edip yanlış var mı diye bak, kağıdı imzala ve ÖSYM Aday İşlemleri için geçici şifreni al. Eve gittiğinde bu şifreyi http://ais.osym.gov.tr'den değiştir ve bilgilerini tekrar kontrol et.
Yeni: Başvuruda kullandığımız fotoğrafla ilgili ÖSYM'den; Sınavlara girecek adayların fotoğraflarının en son 30 ay içinde güncellenmesi gerekiyor


Anladım, peki başvuruyu ne zaman yapayım?
Kurum ÖSYM ve burası Türkiye :) Başvuru süreci içinde bir şeyler değişebiliyor. Başvuruyu ilk günler ve son günler içinde yapmazsan işin biraz daha garanti olur. Yaklaşık gün verecek olursam 7-11 Ocak tarihleri.

Onun dışında, başvuru yaparken çekilen fotoğrafınızda, evet fotoğraf çekiliyor ^^, saçınız (veya sakalınız) hatta giysiniz önemli değil, gerçekten bu kadar ince düşünürsen kendini yorarsın ki hiç gerek yok. Sadece, görevli bir sana bir de fotoğrafa baktığında seni tanıyabilsin yeter.


Başvuru aşaması, sınava gerçekten giriyor olduğun konusunda farkındalığını arttırır, bu iyi bir şey :) Çünkü bir iki sınav sonra gerçekten istediğin üniversiteye girebileceksin. Düşünsene şuan gitsen hayalindeki üniversiteye, hangi üniversite ise o, bir düşün oraya gittiğini. Ben okumak istiyorum desen içeri girebilecek misin? Hayır. Ama sadece bu sınavlardan sonra gerçekten oranın öğrencisi olabileceksin. Bu şansı sana başka bir şey vermiyor, ben hep böyle düşündüm ve hala da böyle düşünüyorum. Tavsiye ederim :)

Yeni: Başvuruda kullandığımız fotoğrafla ilgili ÖSYM'den; Sınavlara girecek adayların fotoğraflarının en son 30 ay içinde güncellenmesi gerekiyor

Yerim seni YGS
Şekerin kılıfı YGS ise şeker de YGS'nin sonucu gibidir, çok tatlıdır :) Sen yeter ki şekere ulaşmak için çabala.

Sonraki Yazı: Hayallerimizi gerçekleştirmene, istediğin üniversiteye açılan kapı ile üç ay sonra karşılaşacaksın. Bu yolda sana birkaç tavsiye vereceğim, görüşürüz :)
Öbür yazı ise üniversite hayatı ile ilgili olacak, seni motive etsin biraz ^^

17 Aralık 2013 Salı

Sınav Kaygısı

sınav kaygısı nedir
Bu konuyu daha önce konuşmama sebebimiz seni önceden kaygı-dar etmek istememem :) 3 değil 5 ay kala 'Sınav kaygı' konuşmayı gereksiz buldum bu yüzden. Sınav kaygısı konusunda düşünüyorsan iki fikrin olabilir; bende zaten yok, evet kaygılıyım. Üçüncü durum ise bu kaygıyı hissetmeme durumu. Biraz daha açayım, konuyu görür görmez bende zaten yok diyerek kasten gözardı ediyor olabilirsin, aynı şekilde kaygılıyım diyerek kendi kaygını arttırıyor olabilirsin. İşte bu iki durumu kısaca inceleyeceğiz bugün.



Önce bir tanıma bakalım;

İşte tam da bu zamanda bu durumu yaşıyor olabilirsin. Yapman gereken ertelemeden bir psikologa  gitmek.


Sen gittin mi, faydalı oldu mu?
Sınava az bir zaman kala psikologa gittim. Çünkü bir süredir devam eden bir durumdu. Nasıl hissediyordum? Ders çalışmazken bir şeyim yoktu ama masaya oturduğum anda nefesimi alamıyordum, kalbim çarpıyordu sürekli, sebepsiz yere. Derse odaklanamıyordum, buna benzer bir durum varsa mutlaka git psikologun kapısını çal.
Ben gittiğimde doktorla konuştum, önce psikiyatr ile, o zaten anladı benim durumumu ilaç yazdı onları düzenli kullandım ve 3-4 defa da psikologa gittim. Faydalı oldu mu? Evet. Durumumu onlar kurtardı diyebilirim.

Bu konuda diyeceğim tek şey bu. İnternette bu konuda birçok şey yazılmış, ben ise yaşamış biri olarak farklı yönüne değindim. Bu konuda sorularını alabilirim :)

Dershaneye Son Aylarda Gidilmeli Mi?

Dershaneye gidiyorsan dershane eksikliğinde eksikliğini hissedebileceğin 3 şey var; Konu eksiği, soru çözdürme, rehberlik. Önce benim ne yaptığımı, sonra bu üç eksiği kapatabilecek misin onları konuşacağız.


Ben ikinci senemde hem YGS hem LYS'den 1 ay önce dershaneye gitmedim, ne konu için ne de soru için dershaneye ihtiyacım oldu. Peki neden gitmedim? İki sebebi var, ilki dershanenin programında ygs konuları sınavdan bir hafta önce bitiyordu. Benim programımda ise, sana da anlattığım gibi, sınava 1 ay kala konular bitmiş olmalıydı. Bu sebeple ve dershaneye git-gel yolumun 2-2,5 saat sürmesi sebebiyle gitmedim.



Dershaneye gitmem gerekecek mi nasıl anlayacağım?
Buna tam karar vermek için kendi programını sağlam bir şekilde yapmış, her şeyini iyice düşünmeye yoğunlaşmış olmalısın. Kendi ders programını yapamıyorsan, başkası söylemedikçe çalışamıyorsan dershaneye de ihtiyacın olacak tabi, okul da ikincil yardımcı olacak bu konuda.
Bir de, dershanenin programına bakmalısın ne zaman konuları bitirecekler, programa yetişiyorlar mı ve son haftalarda neler yapacaklar? Bunları benim için değil kendin için gidip dershane hocalarına sormalısın.

Dershaneye gitmemeyi düşünüyorum, bahsettiğin üç konudaki eksiklerimi nasıl kapatırım?
* Konu Eksiği: Konu eksiğini kendi kitaplarından, internetten kapatabilirsin ki bir ay kala, en olmadı 25 gün kala konuların bitmiş olmalı artık. 25 gün varken konuların halihazırda bitmemiş ise devam etmen sana + değil - olarak yansır çünkü bu süreç soru çözerek puanlarını katlama sürecin.
* Soru Çözdürme: Bu konuda en sağlam çözüm whatsapp. İnternetten kendi seviyende arkadaş bulup onların sorusunu çözerek ve kendi sorularını çözdürerek bu işi götürebilirsin. Yeri gelmişken söyleyeyim ikisi de sizin için çok faydalıdır. Dikkat etmen gereken şey, sorularını biriktirmeden sorman, birikmişse de hemen sorman. Tabi sormadan önce bir kez daha yapmayı denersen faydasını görürsün :)
* Rehberlik: Dershane hocana program yaptırıyorsan bu konuda ondan destek almaya devam edebilirsin.


Dershanelerin kapatılması?
Konusu açılmışken bahsetmeden geçmeyeyim. Ne lisede ne de üniversitede bizim yani öğrencilerin arasına siyaset konularının girmesi taraftarı değilim o yüzden ne kapatılsın ne de kapatılmasın diyeceğim. Bu sorunun benim açımdan, sizin açınızdan ve siyasi açıdan cevapları çok farklı. Senin yapman gereken tek şey bu konulara çok takılmamak. Sınavı her koşulda kazanabiliriz.


24 Kasım 2013 Pazar

Coğrafya Nasıl Çalışılır?

Coğrafya sadece sayısal değil eşit ağırlık ve hatta sözel öğrencilere bile dert olabiliyor. O kadar harita, ülke, iklim, özellikler, paralel meridyenler vesaire hep ezber gibi geliyor işte bu yüzden tarih ve felsefeyi neredeyse fullerken coğrafya 3-4te gezen arkadaşlarım oluyor.
Bunun aksine coğrafyayı seviyor ve onu başarıyor da olabilirsin, bu yazının sana da katacağı bir şeyler olacağını düşünüyorum.

Haydi başlayalım, coğrafya için kitap seçimi, konu çalışması ve sorularını çözmeyi ele alacağım.


Kitap Seçimi

Kitap seçerken şu veya bu marka değil de kitabı açıp sayfalarını karıştırarak sana en uygun kitabı bulabileceğini söylemiştim, bu coğrafya dahil bütün dersler için geçerli. Coğrafyaya özel olarak, kitap seçerken bol şekilli, resimli kitap olması 'ezberden öğrenmeye geçmek' konusunda bize yardımcı olacak.

Konu Çalışma ve Ezber(!)

Konu çalışırken yeni öğrendiğin, önemli bilgilerin altını çiz ve bunları sayfanın üstündeki boş kısma yaz.

Yeni öğrendiğin şeyleri asla ezber olarak görme, güzel şeyler öğrendiğini düşün. Burada kısa bir 'kendim' kısmı geçeyim. Ben sınava çalışırken öğrendiğim bilgileri 'hayatta ne işime yarayacak ki' yerine 'sistemin keyifli yanı bunlar' derdim. Horst graben'i öğrenirken 'bizi gücümüzle ölçmüyorlar, modern olmuşuz ki ne kadar genel kültür edinirsek, kendimiz yararına, o kadar başarılı oluyoruz.' derdim.

Konu bittikten sonra, sorulara geçmeden kendini hazır hissetmiyorsan konuyu 3 dakika içinde baştan sona tara, çizdiğin yerlere göz at, bunu yapman yeterli olur. Bunu yaptıktan sonra da anlamadığını düşünüyorsan sayfa üstündeki notlarını kağıda geçir.

Soru Çözümü ve Tekrar

Soru çözümüne geçmeden önce kitabından veya herhangi başka yerden mutlaka 'çözümlü soru' çöz. Sonra testlere geçebilirsin. İlk 2 testteki hatırlayamadığın yerlere konu anlatım kısmından bakarak çöz soruyu. Seni ezberden kurtaran en önemli taktik budur, aramızda kalsın ha :)
2-3 konu bitirdikten sonra veya 1 hafta içinde bu konuyla ilgili minimum 1 test çözmen de tekrar için sana yeterli olur. Merak etme ezber yok coğrafyada, öğrenirsin hepsini. Bunu kanıtlamış biri olarak ben söylüyorum sana :)

iyi çalışmalar

16 Kasım 2013 Cumartesi

Kimya Nasıl Çalışılır?

Kimya dersi fizik ile biyolojinin arasındaki ders olarak görülür, fiziği veya biyolojisi veya ikisi de iyi olan biri kimyayı yapamayabilir.
Yukarıda bahsettiğim olayın nedeni kimyayı yanlış çalışmaktır. Diğer yazılarda da yaptığım gibi konu anlatımı/soru çözümü hakkında tavsiyelerimi paylaşacağım seninle :)



Kitap seçiminde, bir arkadaşının kitabından değil de kırtasiyedeki kitapları karıştırarak sana hitap eden kitabı alman en doğru seçim olacaktır. Konu çalışırken önemli kısımları renkli kaleminle işaretle. Aklında kalması için de sayfanın üstüne tekrar yaz. n=m/Ma 'yı işaretledin diyelim, bunu hemen o sayfanın üstündeki boşluğa tekrar yaz, bu hep yaptığım bir şeydi :) Konu anlatımını bitirdikten sonra örnek sorular ve soru çözümüne geçmelisin direkt, ara vereceksen konuyu bitirmeden önce ver, konuyu bitirdikten sonra vermekten ziyade.

 Soru çözümüne geçtiğinde ilk sayfada 3'ten fazla emin olmadığın/boş bıraktığın soru varsa ilk 1-2 testi konu anlatımına bakarak çözebilirsin. Sonraki testlerde muhtemelen devam etmez ama konu biraz ağır geldiyse o sayfanın üstüne yazdığın ufak notları boş bir kağıda geçir, böylece hem bir tekrar yapmış hem de konu özetini eline almış olursun. Sonraki testlerde pek zorluk çekeceğini sanmam :)

Yukarıdaki yöntemle ezber işinden de kurtulmuş oluyorsun. Şöyle ki; Periyoduk tablonun birçok elementini ve tablonun özelliğini bilmek zorundasın. Ama mantıken çıkarılacak bir şey değil, o yüzden ya ezberlersin ya da her karşına çıktığında periyodik tabloya bakarak çözersin o soruyu. Bir süreden sonra buna da gerek kalmaz, ezberlemez öğrenirsin ;)
iyi çalışmalar :)

3 Kasım 2013 Pazar

Soru Sorma Sanatı

Her güne yepyeni sorularla başlıyorsunuz, gün boyu da bu soruların sayısı artıyor. Hem çözdüğünüz/çözemediğiniz sorularla ilgili olarak, hem de sözel olarak sorularınız oluyor. Peki bunları nasıl çözüme ulaştıracağız?


Soruları ikiye ayıralım istersen; Sözel sorular (Balinalar memeli hayvan mıdır? gibi) ve Sayısal sorular(genellikle kağıt üzerinde olurlar).


Sözel Sorular

Sözel sorularını nasıl soracaksın, örneği biyolojiden vermiş olmam dolayısıyla biyoloji dersi sorularını örnek alalım ve benim nasıl yaptığımı anlatayım sana. Herhangi bir anda aklıma gelen bu gibi sözel soruları bir arkadaşıma sorardım, o da bilemezse veya o an ulaşamamışsam hemen biyoloji kitabının kapağının iç tarafına onları sıralardım. (beyaz kartona yazmak da bir farklı oluyor :)) [Dipnot, soru soracak arkadaş bulmak/arkadaşlarına soru sormak için bu yazıya bir bak.]

Şu şekilde;
  •  Öglenada kloroplast var mı? -
  •  Hücre duvarı mı hücre çeperi mi kalınlaşmaz? -
  •  Balinalar memeli hayvan mıdır?
Sonra, hocama veya arkadaşlarıma bunları direkt sıralardım. Cevabını aldığım soruları bir de kendi cümlemle kurma alışkanlığım vardı, bunu yapman fayda getirir. Kendi yorumunla kendi cevabı bulmuş ve mantığını öğrenmiş aynı zamanda yorumunun doğruluğunu kabul ettirmiş olursun.
Cevaplarıma ulaştıktan sonra o kapaktaki sorular bu hali alırdı:


  •  Öglenada kloroplast var mı? - Var, öglena gerektiğinde fotosentez yapar.(?)
  •  Hücre duvarı mı hücre zarı mı kalınlaşmaz? - Hücre duvarı kalınlaşır, zar ise kalınlaşmaz. (? ve ?)
  •  Balinalar memeli hayvan mıdır? - Evet balinalar memeli hayvandır. Balinalar balık değil. (?)
 ve kapağımı bu şekilde komple doldururdum. Arada da, özellikle yeni soru ekleyeceğimde, 5-10 saniye hızlıca göz atardım bunlara. Kapak dolduğunda başka boş yerlere yazardım (Kitaplarımın ilk 5 ve son 5 sayfaları bunlarla dolabiliyordu :))

Sayısal Sorular
Sayısal sorular sözel sorular gibi çok önemli. Bunları sorarken ufak ama halledilebilen bir dezavantajımız var. Şimdi sayısal derslerin soruları genelde birçok farklı kaynaktan birçok farklı yerde olur. Burada sana iki sorma yöntemi ve ikisinin de avantaj, dezavantaj incelemesini yapacağım.

* Kapağa yazma. Evet, kapağı baya verimli kullanıyordum ^^ Şöyle ki, ben mesela Yeniçağ Avrupası'nda 3. Testin 4. sorusunu çözemedim. Bir soru için tamam ama sayısı artınca hepsinin yerini değil akılda tutmak, kağıt koysan bile kaybolabiliyor. O yüzden ilk zamanlar şunu uygulardım;
Sayfa Sayısı - Soru No.
49               -  3
123             -  4,7
142             -  13
bunlardan çözümünü öğrendiklerimin üstünü çizerdim veya onları silerdim. Kullanışlıdır :)
Bunun dezavantajı şu; soru sorarken her sayfayı tek tek açarken vakit kaybı oluyor ve silmediğinde karışabiliyorlar, bunu sordum mu sormadım mı diye ikilemde kalabiliyorsun.

* Sorucuk oluşturma ^^ Tek ihtiyacın 1-2 tane zarf ve bir maket bıçağı. Bir testi bitirdiğinde kaç sorun çıktıysa onları maket bıçağıyla kesip zarfına koyuyorsun. İstersen zarfları gruplandırabiliyorsun da, istediğin yere kitap taşımaksızın sorularını götürebiliyorsun.
Bunun dezavantajı da, maket bıçağını dikkatli kullanman dışında; Kestiğin sorunun arkasında başka bir soru varsa biraz uğraştırabiliyor :) Buna dikkat ettiğinde geriye dezavantaj kalmıyor ;)

İyi çalışmalar :)

27 Ekim 2013 Pazar

Fizik nasıl çalışılır? - 1


Merhaba :) Dönüşüm önemli bir yazı ile olsun diye bu konuyu seçtim. Fizik sizin olduğu kadar sizin zamanınızda benim de dertli olduğum bir dersti. O değişik, karmaşık ve mantıksız şeyleri öğrenip yine de yapamamak Fizik dersine özgü bir şey olsa gerek:)
Yazıda önce sorunlardan sonra da çözümden bahsedeceğim. Fizik yapamıyorum'cu tutumuna bir bakalım. Bütün iyi niyet ile konu dinlenir, çalışılır. Direkt soru bankasına geçilir. İlk birkaç soru iyi gider ama o 4. Var ya bütün şevkini o dördüncü soru bozar. Yapsa da yanlış çıkar ve pes eder şunu ekleyerek: "Ben bu konuyu yapamıyorum." ve bu ilgili bütün konuları da kapsar. Paralel devrede sorun varsa bütün elektrik konularım kötü diye düşünür. Bunda mantık var mı bir düşün bakalım. Ama benzer şeyi sen de yaptın, ben de. Bak, sana ben söylüyorum Fiziğe karşı bütün önyargılarını hemen bir kenara bırak ve beni dinle.

Sana tamamen samimi olarak söylüyorum ki Fizik en zevkli dersler sıralamasında başı çeker. Senin yapman gereken bahanelerin yerini çalışarak doldurmak(az önce bıraktın ya bahaneleri, onların boşluğu mutlaka kalmıştır :))

Peki, bu fizik nasıl çalışılır?
Fizik dersine başlayalım, vaktimiz yeterince var, ama yarına erteleyecek kadar yok. Önce sana bir kitap ayarlayalım. Piyasa sürekli değiştiği ve herkesin kitap tipi farklı olduğu için sana git bu kitabı al demeyeceğim kitap tüyosu vereceğim. Alacağın kitabın(evdeki kitaplarına da bak illa yeni almak zorunda degilsin) konu anlatımını gözden geçir. En anlamadığın, hiç bilmediğin ve en iyi bildigin 3 konuyu seç ve onları incele. Anlamadığını anlatabiliyor mu, bilmediğin konuyu öğretebilecek mi ve öğretme kalitesi nasıl? İkinci konu da çözümlü örnek sayısı. Mutlaka olması ve sayısının bol olması gerek. Bu, konuyu pekiştirip soru çözme aşamasına gelmen için çok önemli. Soru kısmı da mümkünse kolaydan zora gidecek şekilde olmalı, bu da özgüven kazanman için önemli. Kitabını seçtikten sonra geriye en zevkli kısım kalıyor. Bir dahaki yazıda görüşürüz ;)

2 Ekim 2013 Çarşamba

GERİ DÖNÜŞ

Evet arkadaşlar, size artık geri döneceğimi söyleyebilirim. Bahsettiğim okul işlerimi hallettim diyebilirim, İstanbul'a gittim, yurduma yerleştim, okuluma başladım adapte oldum ve burs başvurularımı da  yaptım. Yani size bahsettiğim yoğunluktan kurtuldum.

Geri dönüşümü ne kadar merakla beklediğini biliyorum, çünkü ben demiştim sana seni asla yalnız bırakmayacağımı, öyle tek bir yazıyla arkamı dönüp gidemezdim, bunu zaten biliyorsun değil mi?
Sitenin son gün istatistiklerine baktım ve 26 Eylül'de 4 bin tıklama neşemi yerine getirmedi değil :)

ve geri dönüş tarihim; Kurban bayramı süresince siteyi yeniden dizayn edip, yazılarımı gözden geçirip yepyeni yazılar yazacağım. Yenilikleri Kurban bayramı süresince ve sonrasında göreceksin, muhtemelen ilk yazım da kurban sonrası olur, özledim seni, bırakma beni :)

Görüşürüz, bakarak ol buralara :)

18 Ağustos 2013 Pazar

2015 YGS Geometri Konuları

1Temel Kavramlar-Doğruda Açı
2Üçgende Açı
3Üçgenler
4Yamuk
5Kare
6Dikdörtgen
7Üçgende Açı-Kenar Bağıntıları
8Çokgenler
9Çember-Daire
10Katı Cisimler
11Doğrunun Analitiği
12Analitik Geometri
13Simetri-Döndürme

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Sol El ile Yazma Tekniği

Sol elle yazı çalışmasının asıl amacı, beynin zayıf kalan sağ lobunu harekete geçirmektir. Benim öğrendiğim kaynak alıntıya izin vermediği için biraz araştırarak sana daha iyisini buldum. (kaynak)

  1. Kullanmadığınız elinizi daha sık kullanmaya başlamak, beyninizin yeni sinapslar (bağlantılar) oluşturmasını sağlar.

     








     
  2. Sağ eli kullanma güdüsüne karşı koyun.  Fiziksel ve akılsal olarak buna ne kadar alışkın olduğunuzu farkedeceksiniz. Bunu aşmak beyninizi güçlendirecektir.

    • Kapıyı sağ elle açıyorsanız, sol elle açmaya başlayın.
    • Merdiveni çıkarken önce sağ ayağınızı atıyorsanız, sol ayağınızı atmaya çalışın.
    • Bu ve benzeri çalışmalara sol elinizi kullanmak doğal ve kolay gelene kadar devam edin.
  3. Basit şeyleri hep sol elinizle yapın. Örnek olarak iyi fikirler:

    • Yemeği kaşıkla yerken
    • Burnunuzu temizlerken.
    • Bulaşık ovalarken.
    • Dişinizi fırçalarken
    • Telefonu kullanırken, arama yaparken.

    Öncelikle senden bunlara uygulamanı ve sol elini daha aktif kullanmaya alışmanı istiyorum. Yeterli süre geçince kalan kısmı da uygulamaya başlayacağız.

16 Ağustos 2013 Cuma

Ders Notu.02 - Bileşikler (Orta Kalite)

Kimya Bileşikler özet

Kendi çıkardığım özetleri paylaşmaya devam ediyorum. Bu notlarda birçok ayrıntı var. İnce sorularla karşılaşıp da hatırlayamadığım şeyler olduğu zaman açardım bu notlarımı hemen bulurdum aradığım şeyleri. İçinde birçok şey var dediğim gibi. Senin de çok işine yarayacak :)

Bu yazıdaki fotoğrafların görüntü kalitesi "orta" kalite, yani net olarak okuyabileceğin şekilde ayarladım, özellikle kotalı isen öneririm. Diğer yazıdaki resimler de yüksek kalite, onlara buraya tıklayarak ulaşabilirsin.



Bileşikler Konu Özeti

Bileşikler Konu Özeti

Bileşikler Konu Özeti

Kimya özet

Bileşikler Konu Özeti
Yayınladığım ve yayınlayacağım ders notları bu linkte toplanacak :)
İyi Çalışmalar :)

Ders Notu.02 - Bileşikler (Yüksek Kalite)

Kimya Bileşikler özet

Kendi çıkardığım özetleri paylaşmaya devam ediyorum. Bu notlarda birçok ayrıntı var. İnce sorularla karşılaşıp da hatırlayamadığım şeyler olduğu zaman açardım bu notlarımı hemen bulurdum aradığım şeyleri. İçinde birçok şey var dediğim gibi. Senin de çok işine yarayacak :)

Bu yazıdaki fotoğrafların görüntü kalitesi "yüksek" kalite, yani net olarak okuyabileceğin ve ayrıntılı olarak inceleyebileceğin şekilde ayarladım. Diğer yazıdaki resimler de orta kalite, onlara buraya tıklayarak ulaşabilirsin.



Bileşikler Konu Özeti

Bileşikler Konu Özeti

Bileşikler Konu Özeti

Bileşikler Konu Özeti

Bileşikler Konu Özeti

Yayınladığım ve yayınlayacağım ders notları bu linkte toplanacak :)
İyi Çalışmalar :)

15 Ağustos 2013 Perşembe

YGS Puan Türleri



YGS Derslerin Dağılımı


Sayısal bölüm olan YGS-1’de Fen Türkçe’den önemli.
Sayısal bölüm olan YGS-2’de Matematik, Türkçe’den önemli *
Sözel bölüm olan YGS-3’te Sosyal, Matematik’ten önemli.
Sözel bölüm olan YGS-4’te Türkçe, Matematik’ten önemli.
Esit Agırlık bölümü olan YGS-5’te Matematik, Sosyal’den önemli*
Esit Agırlık bölümü olan YGS-6’da Türkçe, Fen’den önemli.

Yukarıdakilerden de kritik tespitleri LYS Puan türlerini paylaştığımda göreceksiniz ki çoğu öğrencinin gözden kaçırdığı şeyler bunlar. 

Bu konuda sonraki yazılar: 1 Net Kaç Puan Getirir?  LYS Puan Türleri ve İnce Ayrıntılar

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Bir Başarı Öyküsü

Bir Başarı Öyküsü
Sana bugün biyografisini bir kitapta okuduğum ve çok etkilendiğim Oprah Winfrey'in hikayesini ve tavsiyelerini anlatacağım.

Oprah'ın şuanki durumu hakkında; Oprah Winfrey 145 ülkede gösterilmiş ve yaklaşık 20 yıldır en çok izlenen sohbet programının “The Oprah Winfrey” sunucusu olan sanatçıdır. 58 yaşında olan Oprah Winfrey, Forbes dergisine göre 20. yüzyılın en zengin siyahi Amerikalısıdır. 2.7 milyar dolarlık serveti ile dünyadaki tek siyahi milyarderdir. Aynı zamanda yüzyılın en etkili kadınlarındandır.

Aslında şuanki durumuna erişmek onun için hiç de kolay olmadı, şanslı doğanlardan değildi, o da sıfırdan zirveye oynadı. Peki bunu nasıl başardı?




29 Ocak 1954’te, Amerika’nın Mississippi eyaletindeki, Kosciusko kasabasında, Protestan bir mezhep olan Baptist mezhebinden bir çiftin kızı olarak dünyaya gelen Oprah Winfrey’nin, anne ve babası evlenmemiş gençlerdi.Annesi, Vernita Lee bir hizmetçi, babası Vernon Winfrey ise bir madenciydi.
Doğumundan sonra, annesi eyaletin kuzeyine taşınan Oprah, hayatının ilk altı yılını kırsal kesimde, büyükannesi Anita Mae’nin yanında, yoksulluk içinde geçirdi. Oprah’a üç yaşındayken okumayı öğreten büyükannesi, daha sonra onu, semtin kilisesine beraberinde götürmeye başladı.

 Altı yaşındayken, annesi, Oprah’ı yanına alıp, Milwaukee kentinin yoksul bir mahallesine taşındı. Burada kuzeni, amcası ve bir aile dostu tarafından sürekli rahatsız edilen Winfrey, evdeki sağlıksız koşullara rağmen, 2. ve 8. sınıfları okumadan atladı ve onüç yaşına geldiğinde kentin banliyölerinde beyaz öğrencilerin gittiği prestijli bir liseye, burslu olarak kabul edildi. Lisesinde iftihara geçen, münazara ekibine katılan ve ülke çapında dramatik yorumda ikincilik ödülü alan Winfrey, daha sonra başka bir konuşma yarışmasını kazanarak, 1971’de, tarihsel olarak bir siyahi okul olan Tennessee Eyalet Üniversitesi’nden tam burs aldı.Kazandığı bursla, iletişim konusunda öğrenim yapan Winfrey, onsekiz yaşındayken ‘Miss Black Tennessee Beauty Pageant’ı kazandı. Bir röportaj sırasında, gençliğinde, mısır koçanlarından yaptığı bebekler ve ailesinin arazisini çevreleyen çitin üzerine konan kargalarla söyleşi yaptığını söyleyen büyükannesi, Oprah’nın konuşmayı söktüğünden beri, kendi hayali sahnesinde olduğunu belirtti.

1983’te, çok ilgi çekmeyen yarım saatlik bir sabah talk şovu olan, AM Chicago’yu sunmak için Illinois eyaletindeki Şikago kentine yerleşen Oprah, işi devraldıktan sonra, ilk bölümü 2 Ocak’ta yayınlanan televizyon şovunu, birkaç ay içinde en alt sıralardan, Şikago’nun en yüksek izlenirlik oranına sahip televizyon programı haline getirerek, Phil Donahue’yı geride bıraktı.

8 Eylül 1986 tarihinden itibaren Winfrey’nin şovu, ülke çapında, 120 kanalda, tam saat yayınlanmaya başladı ve isim değiştirerek, The Oprah Winfrey Show oldu. Time Dergisi, çok az kişinin bu kadar kısa zaman çerçevesinde, Oprah Winfrey’in başarabilği gibi zirveye tırmanarak, en popüler talk şov sunucusu haline geleceğini tahmin edebileceğini yazdı.Programıyla olduğu kadar kilo verme çabalarıyla da tanınan ve bu çabası sonrası 45 kilo kaybedip, ideal kilosuna yaklaşmayı beceren Winfrey, 2004 yılında, 212 Amerikan kanalında ve 100 aşkın dünya televizyonunda yayınlanan, The Oprah Winfrey Show’un, 2010 – 2011 sezonuna kadar yayının devamı için anlaşma imzaladı. Life Dergisi tarafından, jenerasyonunun en ilham verici kadını olarak görülen Winfrey’i, 2005’te Business Week, Amerika’nın gelmiş geçmiş en hayırsever siyahi kadını olarak adlandırdı.
 Bir hayır kuruluşu olan, Oprah’s Angel Network, Güney Afrikalı kız çocuklarının eğitimi ve Katrina Kasırgası madurlarına yardımı da kapsayan birçok program için, 51,000,000 dolardan fazla bağış topladı. 

Kazandığı çok sayıda Emmy Ödülü ve sunuculuğunun yanısıra, kitap eleştirmenliği, Oscar Ödülü’ne aday gösterilmiş olması ve tirajı yüksek bir derginin yayımcılığıyla da tanınan, Forbes Dergisi’ne göre, 20. yüzyılın en zengin siyahi Amerikalısı ve 2004 yılı itibariyle, dolar bazında dünyadaki tek siyahi milyarder olan Winfrey, 1992’den beri, bir halka ilişkiler müdürü olan, Stedman Graham’la nişanlıdır. Şikago’da yaşayan çiftin, Montecito, Kalifornia, Rolling Prairie, indiana, Telluride ve Kolorado’da da evleri bulunmaktadır.
Kaynak: guzelbilgiler.com

Oprah Winfrey'in hayattan öğrendiği 20 şey

1. Ektiğin kadarını biçersin. Emeğin sana mutlaka aynı oranda geri döner.
2. Kendi hikayeni kendin yaz. Kimse senin senaryonu yazmasın.
3. Geçmişte birinin sana yaptığı bir kötülüğün, bugün hiçbir gücü yoktur. Ancak sen o gücü verirsen olur.
4. İnsanlar sana kendilerini nasıl tanıtıyorlarsa, önce öyle kabul et.
5. Endişelenmek vakit kaybıdır. Öyle yapacağına, endişelendiğin şeyle ilgili bir şey yapmaya harca o zamanını.
6. Neye inandığın, hayallerinden, isteklerinden ve beklentilerinden çok daha güçlüdür. Sonunda her zaman, inandığın şey oluyorsun.
7. Sadece tek bir dua edeceksen, o ‘çok şükür’ olsun.
8. Mutluluğun verdiğin sevgi kadardır.
9. Hata, seni başka yöne yönlendiren bir yol işaretidir.
10. Herkesin dediğinin aksine davranırsan, dünya yıkılmaz.
11. İçgüdülerine güven, onlar yalan söylemez.
12. Önce kendini sev. Sonra da, o sevgini her fırsatta etrafına yaymayı öğren.
13. İşini tutku yönetsin.
14. Sevdiğin şeyi yaparak para kazanmanın bir yolunu bul. O zaman her maaş, sana bonus olur.
15. Aşk acıtmaz. Çok da iyi hissettirir.
16. Her gün, yeniden başlamak için bir fırsattır.
17. Dünyadaki en zor iş, anneliktir. Ve bütün kadınlar bunu ilan etmelidir.
18. Şüphe, ‘-ma’ ekidir. Kıpırda-ma, cevapla-ma, acele et-me.
19. Ne yapacağını bilemediğinde, sakinleş. Cevap gelir.
20. Hiçbir dert sonsuza kadar sürmez.
Dilerim bu 20 fener, şimdi yanar. Ve bundan böyle yol boyu hep bizimle olur. Olursa iyi olur, eminim.

İşte böylee :) Okuduğumda ben de çok etkilenmiştim. Nereden nereye gelebiliyor insanlar, halbuki bizim önümüzde olan orta zorlukta bir sınav. Durumumuz da Oprah'a göre çok daha iyi ve biz gelmiş dertleniyor muyuz? Kabul, sınav çalışması kolay değil ama sen de şunu kabul et ki yapamayacağın şey değil. Bir de, sınava çalışmak çok zevkli :)
 İyi çalışmalar ^^ 


13 Ağustos 2013 Salı

Okul - Dershane - Özel Ders Çemberi 1

Okul Dershane dengesi
     Okul - Dershane - Özel Ders Çemberi 1
Bu üçlünün dengesini kurmada pek çok zaman sıkıntı yaşarız. Kendimi de dahil ediyorum çünkü ben de çok yaşamıştım. Sana bu yazı serisinde bu durumlarda ne yapman gerektiğinden bahsedeceğim;
Okul - Dershane Dengesi ve Okul - Dershane - Özel Ders Dengesi konusunda sıkıntılıysan bu yazıyı daha bir dikkatle oku.

Serinin bu ilk yazısı ise; Dershaneye gitmiyorken, Özel ders alıyor veya almıyorken yani şuandaki halin hakkında.





Şuan bunlardan hiçbirine gitmiyorsun muhtemelen, ya da sadece özel ders alıyorsun. İkisini de inceleyelim. Hiçbirini almıyorsan yapman gereken program hazırlamak, nasıl hazırlayacağını anlatmıştım yazının altında linklerini bulabilirsin, ve bu programa uymak. Program dışına taşmamak için de birden ağır bir program uygulamamalısın. Günde çalışman gereken 10 ise ve sen 4'te isen 7'lik veya 8'lik program sana ağır gelir, programı uygulanamaz hale getirmiş ve kendini ümitsizliğe atmış olursun. O yüzden program yaparken "erişmek istediğin saate yakın" bir şey değil de "şuanki çalışmandan biraz fazlasına yakın" bir şey hazırlamalısın. Program uyguladıkça çalışma alışkanlığı kazanacaksın, çalıştıkça da dersleri seveceksin, durduk yerde çalışasın gelecek :)

Özel ders alıyorsan da yıldızlı bir durumu yapman gerekir; Diyelim ki Haftada 1 kez özel ders alıyorsun. Hocan geldi veya hocana gittin, konuyu çalıştınız, konu bitti, ayrıldınız; Evdesin, bir şeyler atıştırdın ve  odana geçtin. Yapman gereken şey; çalıştığınız konuyu notlarınız üzerinden hızlıca tekrar etmek ve onunla ilgili 5-6 test çözmek ve hafta boyunca hocanın verdiği ödevleri yapmak. Böyle yaparsan hiçbir konuyu atlamadan eksiksiz öğrenirsin. Tekrarı ve testi sakın unutma!

Seni ikna etmek için diğer bir durumu inceleyelim; Derslerin bittikten sonra eve gidince kitabı kapatıp dinlenmeye çekilirsen, hem o kadar çaba, o kadar ders, o kadar para boşuna gider hem senin ve ailenin ümitleri, bunun garantisini veririm sana.

Bu konuda birdahaki yazım dershaneler açılınca olacak, çünkü asıl o zaman işine yarayacak bu konu/durum :)
Program hazırlama ve çalışmaya başlama yazıları: Başlama Sendromu , Günlük Program Nasıl Yapılır? , Aylık Planda İnce Noktalar

İyi çalışmalar :)